Sosyal Medya

Makale

SMS yoluyla “Benden Boş Ol!”

Birkaç gün önce ulusal gazetelerde yer alan ve sosyal medyada da hararetli tartışmalara konu olan bir habere göre Diyanet İşleri BaÅŸkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Hanbelî fakih İbn Kudâme’nin el-MuÄŸnî’si ile Hanefî fakih İbn Âbidîn’in Reddü’l-Muhtâr adlı eserlerini referans göstererek, “Telefon, mesaj ve internet yoluyla boÅŸama geçerli midir?” sorusuna cevap olarak şöyle bir fetva yayımlamış: “Bir kimse, yüzüne karşı ‘seni boÅŸadım, benden boÅŸ ol’ gibi boÅŸamayı ifade eden sözleri ÅŸifahi olarak söylemek suretiyle eÅŸini boÅŸayabileceÄŸi gibi, bu sözleri telefon, mektup, mesaj, internet ve faks yoluyla bildirerek de boÅŸayabilir. Söz konusu iletiÅŸim vasıtalarıyla boÅŸamak, sözlü olarak yüz yüze boÅŸamak gibi geçerlidir. Ancak bu durumda kocanın, boÅŸamış olduÄŸunu inkâr etmemesi gerekir. BoÅŸamanın yazılı olması halinde ise boÅŸanan kimse yazının veya mesajın eÅŸinden geldiÄŸinden emin olmalıdır. Bu durumda boÅŸama hükümleri, kadının mektubu okuduÄŸu andan itibaren baÅŸlar. Fakat koca eÅŸini daha önce gıyaben boÅŸamış da bunu mektupla haber veriyorsa, boÅŸamanın hükümleri kocanın boÅŸadığı andan itibaren baÅŸlar.”

***

Sosyal medya hesaplarında, “sms, faks ve mektupla boÅŸanma oluyorsa evlilik de olur; ben faksla evlenmeyi düşünüyorum”, “Diyanet boÅŸanma olayında ‘üç kere boÅŸ ol’dan sonra çaÄŸ atlamış! Sms, faks ve mektup ile de boÅŸanılabilir fetvası vermiÅŸ. Benim tercihim mektup tabii, romantik olur” gibi sarkastik ifadelerle eleÅŸtirilen bu fetva, geleneksel fıkıh mantığı ve mentalitesine yönelik zihniyet analizi açısından mevzu bahis edilmeye deÄŸer niteliktedir. Klasik fıkıh doktrinine göre boÅŸama ve boÅŸanmada (talâk) temel unsur, siygadır. Bu görüş Hanefî ekolüne aittir. Rüknü daha geniÅŸ çerçeveli kabul eden diÄŸer mezheplere göre ise talâkın ana unsurları taraflar (karı-koca), yetki ve siygadır. Siygada aslolan söz, sözlü beyandır; fakat bazı durumlarda yazı ve iÅŸaret de söz yerine geçebilir.

Bu bilgilerden anlaşılacağı gibi talâk iÅŸlemi karı-koca arasında bir çift sözle baÅŸlayıp bitmekte, yani koca “BoÅŸ ol…” dediÄŸi an itibariyle boÅŸama/boÅŸanma gerçekleÅŸmektedir. Birçok fakihe göre “BoÅŸ ol!’” sözü ÅŸakayla söylense dahi boÅŸama gerçekleÅŸmekte, yine fakihlerin çoÄŸunluÄŸu nezdinde sarhoÅŸ kiÅŸinin boÅŸaması da geçerli kabul edilmektedir. DiÄŸer taraftan boÅŸamada temel unsur sözlü beyandan ibaret olduÄŸu için, bu iÅŸleme resmiyet kazandırma ya da resmî belgeyle kayıt altına alma gibi hususlar pek önem taşımamakta, sonuçta boÅŸama/boÅŸanma off the record (kayıt dışı) ÅŸekilde gerçekleÅŸmiÅŸ olmaktadır. Din İşleri Yüksek Kurulu’nun fetvası da maalesef böyle bir talâkı onamaktadır. İslam fıkhında boÅŸama yetkisinin kocaya ait olduÄŸuna iliÅŸkin temel kural dikkate alındığında, kadının evlilik hayatıyla ilgili mukadderatının kayıt dışı bir çift söze baktığı kendiliÄŸinden anlaşılır. Ancak böyle bir uygulamanın kadın aleyhinde ciddi istismarlar, mahzurlar ve maÄŸduriyetler doÄŸuracağı açıktır.

Bu bakımdan talâk iÅŸlemine devletin müdahil kılınması, yani mahkeme yoluyla bu iÅŸleme resmiyet kazandırılması ve miras, tazminat, nafaka gibi konularda hukukî sonuçlar doÄŸuracak ÅŸekilde kayıt altına alınması zorunludur. Resmî tescil evlilik akdi için de söz konusudur. Daha açıkçası halk arasında “imam nikâhı” diye tabir edilen ve çoÄŸu zaman merdiven altı denebilecek usullerle gerçekleÅŸtirilen gayri resmî nikâhın da ancak devlet tesciliyle meÅŸruiyet kazanacağını söylemek lazımdır. Ama gelin görün ki Din İşleri Yüksek Kurulu ÅŸifahi kültür kodlarının egemen olduÄŸu bir dönemde, köy veya kasaba ölçeÄŸine göre düzenlenen ve birçok yönüyle İslam öncesi dönemdeki örfî uygulamayla örtüşen ÅŸifahi boÅŸama prosedürünün klasik fıkıh literatüründeki formülasyon ÅŸekline tarih-üstü deÄŸer atfetmektedir. Böyle bir mantık ve mentalite ile ne din ve diyanet ne de kültür ve medeniyet açısından bugünkü dünyaya söyleyecek bir sözümüz olabilir.

***

Talâk iÅŸleminin mahkeme sürecine baÄŸlanması ve böylece resmî tescille kayıt altına alınması gerektiÄŸi yönündeki teklifimiz eski köye yeni âdet getirmek kabilinden deÄŸerlendirilebilir, hatta dinî alanda reform talep ettiÄŸimiz bile ileri sürülebilir. Ne var ki evlilik ve boÅŸanma “din”e taalluk eden meseleler deÄŸildir. Evlilik en nihayet bir akittir, boÅŸanma ise bu akdin bozulmasından ibarettir. Din, nikâh ve talâkın arka planındaki niyet ve amaçla ilgilidir. İşin prosedür kısmı dini ilgilendiren bir husus deÄŸildir. Talâk konusundaki görüşümüze ille de dinî bir referans bulmak gerekirse, Bakara 2/282, Talâk 65/1 ve Nisâ 4/35. ayetler kıyas, re’y ve/veya te’vil yoluyla istidlale elveriÅŸlidir. Kaldı ki 1917 tarihli Osmanlı aile kanununun (Hukuk-ı Aile Kararnamesi) 131. maddesinde de boÅŸama iÅŸlemi tescil usulüne baÄŸlanmış, ayrıca birçok İslam ülkesinin aile kanunlarında istihsan ve maslahat gibi delillere atıfla miras, mehir ve iddet gibi haklar ve borçların tespiti için talâkta resmî tescilin ÅŸart olduÄŸu hükmü yer almıştır. Bizim Din İşleri Yüksek Kurulu ise asırlar öncesindeki sosyolojik ÅŸartlar mucibince üretilen ictihad ve fetvalara atıfla ve dahi o asırlardaki fıkıh mantığıyla telefon, sms, internet komponentli son model bir soruyu cevaplamak gibi büyük bir baÅŸarıya imza atmıştır(!) Sonuç, el âlem aya biz yaya, vesselâmü alâ meni’t-tebea’l-hüdâ…

kaynak: Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.